22 Ekim 2019 Salı
Davut ÇETİN
Yönetim Kurulu Başkanı
Sayın Meclis Başkanımız,
Sayın Meclis Divanı,
Sayın Meclis Üyeleri,
Değerli Basın Mensupları,
Değerli Çalışma Arkadaşlarım,
Hepinizi şahsım ve yönetim kurulumuz adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle Suriye’deki terörle mücadele hareketinde şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize acil şifalar diliyoruz. Geçtiğimiz hafta STK’larımızla birlikte basın açıklaması yaparak Mehmetçiklere desteğimizi ifade ettik. Antalya olarak birlik ve beraberliğimizi gösteren STK başkanlarımıza tekrar teşekkür ediyorum.
Yönetim Kurulumuz böyle bir dönemde Türk Silahlı Kuvvetleri'ne maddi ve manevi desteğimizi göstermek adına Mehmetçik Vakfı'na bağış yapma kararı almıştır. Meclisimizin de bizimle aynı görüşte olduğunu biliyoruz.
Hepimizin bildiği gibi, Suriye’de önce İŞİD veya DAEŞ sonra onunla mücadele için YPG denilen örgüt sahaya sürüldü. Bu duruma gelinmesinde İsrail, ABD, Fransa, Suudi Arabistan birinci derecede sorumludur.
Rusya ve İran olmasaydı, Suriye çoktan bölünmüş olacaktı. Suriye’den sonra en ağır bedel ödeyen ülke oldu, 4 milyona yakın mültecinin yükünü biz çektik. YPG 5 yıldır sınırımızdadır. Barış Pınarı operasyonu sınırımızda bu terör odağına karşı gecikmiş bir operasyondur. Buna rağmen Trump’un densizce mektuplarına ve tweetlerine maruz kaldık. Temennimiz artık Suriye’ye barış ve huzurun gelmesi, bölgemizin terör odaklarından kurtulmasıdır.
Üzücü bir nokta, bu operasyonu dünya kamuoyuna anlatamamış olmamızdır. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğimiz yabancı odalara yazı yazarak, operasyonun gerekçelerini açıklamıştır. Türkiye’nin gerekçelerini dünyaya iyi anlatmak zorundayız. Bu çağda "dünyadan bize ne" diyemeyiz. Her adımda ve her sözde Türkiye’nin imajına özen göstermeliyiz.
Değerli arkadaşlar,
Odalar ve Borsalar Birliğimiz adına Şırnak ve Cizre’de oda ve borsalarımızı ziyaret ettim. Orada bölge halkı ve bölge ekonomisi Suriye’deki durumdan dolayı zarar görmektedir. Bu dönemde bölge halkıyla iletişim çok önemli bir konudur. Bölge halkına karşı ayrımcı davranış ve sözlerden herkes sakınmalıdır.
Terörle mücadelenin ekonomik ve sosyal politikalarla desteklenmesi gerektiğini bilen bir ülkeyiz. Çok boyutlu politikalarla ulusal birlik ve beraberliğimizi korumalıyız.
Ülkemizin kalkınması her bölgenin kalkınmasına bağlıdır. Aksi halde ekonomik ve sosyal sorunları önleyemeyiz. Şırnak ve Cizre Ticaret ve Sanayi Odalarımızla neler yapabileceğimizi konuştuk. Antalya'daki mantar üreticiliği ve seracılık konusunda tecrübe paylaşımı yapmayı kararlaştırdık.
Kadın girişimcilere destek konusunda işbirliği yapacağız. Bizim Kadın Girişimciler Kurulu’muz tecrübelidir, başarılıdır. Eminim ki, bölgedeki kadın girişimcilerle işbirliğinde de başarılı olacaklardır. Ülkenin batısından doğusuna her yerde kadın girişimciler güçlenir ve başarılı olursa birçok sorunu çözeriz.
Sevgili arkadaşlar,
Son günlerde spor dünyamızdaki önemli başarılar Suriye gündemi nedeniyle geri planda kaldı. Sporcumuz İbrahim Çolak Artistik Jimnastik Dünya Şampiyonasında altın madalya aldı. Busenaz Sürmeneli Dünya Boks Şampiyonası’nda altın madalya aldı. Bunlar çok önemli başarılardır, sporcularımızı gönülden kutluyoruz.
Faaliyet raporumuza geçmeden Van ilimize yaptığımız geziden de söz etmek istiyorum.
Sayın Valimiz başkanlığında gittiğimiz Van’da sosyal hayatın, akşam ticaretinin nasıl canlı olduğunu gördük. Van, Gaziantep, Şanlıurfa illerimiz artık büyük ve güzel müzelere sahipler.
O müzeleri görünce Antalya'nın yeni müze projesinin önemini daha iyi anlıyoruz. Karayolları arsasını başka bir arsa ile değiştirerek artık daha hızlı bir ilerleme sağlamalıyız. Ulaştırma bakanlığımız bu arsayı Antalya’ya armağan etmelidir.
Bu vesileyle Antalya’da müzecilik ve kent kültürü konusunda güzel bir gelişmeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Kepez Belediyesi, eski Dokuma fabrikasındaki idare binasını kent müzesi yaptı.
Hakan Tütüncü başkan nezaket gösterip, bize açılış öncesi müzeyi tanıttı. Antalya’ya değer katacak güzel bir proje olmuş. Sayın başkana ve emeği geçenlere teşekkür ediyoruz.
Antalya’da kent merkezi canlılığı henüz istediğimiz düzeyde değil, ama yine de şehrimizin hakkını da verelim.
Aspendos festivali, Odamızın sokak şenliği, AKS sergi ve etkinlikleri, Akra Meze Festivali, Kaleiçi festivali, Tiyatro festivali, Opera ve Senfoni Etkinlikleri, Konyaaltı açık hava konserleri, Antalya Kitap Fuarı, Kepez Belediyesi Sahaf Festivali, Altın Portakal Film Festivali diye sayarsak, Antalya’nın çok sayıda kültürel etkinliğe ev sahipliği yaptığını söyleyebiliriz.
Giderek izleyici veya katılımcı sayıları da artmaktadır. Kent kültürünün gelişmeye başladığını görüyoruz ve bundan mutlu oluyoruz. Kurumlar olarak, özellikle de iş dünyası olarak bu değişimi dikkate almalıyız.
Sokak şenliklerimizi gelecek yıl Belediyelerimiz ve turizm sektörümüzle birlikte yapmak için çalışıyoruz. Sosyal ve kültürel canlılık turizme ve ticarete de katkı sağlayacaktır.
Değerli arkadaşlar,
Eylül ve Ekim ayı faaliyetlerimiz filmde gördüğünüz gibi oldukça yoğun bir tempo kazandı.
Bu ay gerek yönetim kurulumuz gerekse komitelerimiz önemli çalışmalar yaptık. Ankara’da TOBB olarak, Thomas Cook’un iflasından zarar gören turizm şirketlerimiz için toplantı yaptık.
İngiltere’de hukuki süreç için Bakanlık ve TOBB destek olacak. Şirketler bakanlığa veya Odalar kanalıyla TOBB’a müracaatlarını yaptılar. Uzun bir süreç olsa da alacak hakları takip edilecektir.
Bu ay uluslararası temaslarımız da önemliydi. Tarım kümemiz Kenya’ya gitti. Kenya'da yatırım imkânlarını incelediler, bu arada orada muhabir bankamızın olmadığını da tespit ettiler.
İhracatımızı artırmak için bu tür eksiklikleri gidermemiz önemlidir. Kümede olan şirketlerimizden arkadaşlarımız izlenimlerini burada paylaşabilirler. Geçen hafta Macaristan, Hırvatistan, Kırgızistan ve Kazakistan heyetlerini kabul ettik.
Oda olarak Kepez Belediyesiyle İstihdam Yönlendirme Protokolü imzaladık. Komitelerimizin bu protokolü incelemelerini rica ediyorum.
Bu çalışmalar hem eleman temininde üyelerimize yarar sağlar hem de işsizlikle mücadeleye destek olur.
Diğer faaliyetlerden kısaca bahsedeyim. Bilişim sektörümüz kişisel verilerin korunması konusunda toplantı düzenledi. Ankara’dan kurum yetkilileri davet edildi ve yararlı bir bilgilendirme yapıldı.
Artık dünyanın en çok ürettiği şey veridir, bu verilerin bir kısmı kişisel verilerdir. Şirketlerimiz hem kendi verilerini hem müşteri verilerini doğru kullanmaya dikkat etmek zorundadır. Birçok şirket müşterinin kimlik bilgisi, kart numarası, medeni durumu, telefon ve adresi gibi kişisel verilere sahiptir.
Kişisel verilere sahip olan ve kullanan şirketlere, kişilerin onayını alma mecburiyeti ve veri sorumluluğu getirilmiştir. Kişisel verilerin kanuna uygun kullanılmaması durumunda hapis cezası alınabilmektedir. Bir şirket iyiniyetli olsa bile bilgisayar korsanları verileri alırsa şirket zamanında bildirim yapmakla yükümlüdür. Bu konuyu bütün üyelerimize anlatmalıyız.
17. Grubumuz tıbbi cihaz ve kozmetik sektöründe ürün takip sistemi konusunda güzel bir toplantı gerçekleştirdi. Taklit veya merdiven altı ürünler her alanda vardır, ama tıbbi cihazlar ve kozmetik ürünlerde bu konu doğrudan insan sağlığını ilgilendirmektedir.
Örneğin şeker ölçme cihazı, cilde uygulanan bir krem standarda uygun üretilmemişse insan sağlığını tehlikeye atabilmektedir.
Bu nedenle artık ürün takip sistemiyle ürünün kaynağı, firması, satıcısı, sahtecilik olup olmadığı görülebilmektedir. Sağlık Bakanlığı bununla ilgili web sayfası açmıştır.
Teknoloji bu tür yeni sistemleri hızla hayatımıza sokmaktadır. Blok zincir teknolojisi sayesinde bu tür sistemler çok daha hızlı bir şekilde gelişecektir. Artık pazarda portakalın Finike olup olmadığını cep telefonuyla anında anlamak mümkündür. QR kodlar alkollü içki, parfüm gibi birçok üründe zaten kullanılmaya başlamıştır.
Artık tüketici yediği etin nereden geldiğini, peynirin içinde katkı olup olmadığını merak etmektedir. Yakında bunlar piyasayı değiştiren ciddi rekabet konuları haline gelecektir. Bu konularda bilgilendirme toplantılarına devam etmeliyiz.
İnşaat grubumuz ve 15. Grubumuz önemli toplantılar yaptılar. 15. Grubumuzun toplantısında tarımda ürün analizleri, gübre ve tarımsal ilaçlarla ilgili sorunlar ele alındı. Ürün analizlerinin maliyeti, gübre takip sisteminin maliyeti gibi sorunlar, ilaç kullanım denetim sistemi gibi alanlardaki kanun boşlukları görüşüldü.
Komite raporlarımızda da çeşitli sektörel sorunlar dile getirilmiştir. Bu ay öne çıkan konu elektrik zamlarıdır. Enflasyon tek hane oldu, ama elektrik fiyatı katlandı. Elektrik fiyatına döviz artışı gerekçe gösteriliyor, ama bütün elektrik petrolden, doğal gazdan gelmiyor.
Elektriğin bir kısmı barajlardan, bir kısmı kömürden, birazı rüzgârdan elde ediliyor. Fakat hep döviz kredisi kullanıldığı için fiyat dövize bağlanmış oluyor. Bu da yetmedi, enerji firmalarının kredileri geçenlerde yeniden yapılandırıldı.
Türkiye’de devlet enerjiden çıkmak için özelleştirmeler yaptı, ama şimdi de sorunlu şirketler yük olmaya devam ediyor.
Komitelerimiz bu ay yine zincir mağazaların haksız rekabetinden, ürünlerini kaldırıma çıkarmalarından, kayıtdışı işyerlerinden yakınmaktadırlar.
Sevgili arkadaşlar,
Bu kürsüden bu tür sorunları, sektörel sorunları dile getiriyoruz, komitelerimiz yazıyor ve bu yazıları bakanlıklara iletiyoruz. Biz bu çalışmaları sektörlerimizin, üyelerimizin sorunları çözülsün diye yapıyoruz. İlginç bir durum, bazen bakanlıkların bize mevzuat maddelerini yazarak cevap vermesidir. Sanki biz mevzuatı bilmiyormuşuz gibi, bize mevzuat böyle diye cevap veriliyor. Biz zaten mevzuat değişsin, bakanlıklar bunun için çalışsın diye yazıyoruz.
Bir hukuk devletinde kanunların değiştirilmesi bu kadar zor olamaz. Avrupa’da bazı kurumlar her yıl ilgili kesimlere sorar, geri bildirim alır ve gerekli revizyonu yaparlar. Bizde bürokrasi, mevzuatı gökten inmiş, değişmezmiş gibi kabul ediyor.
Sorunlar bürokrasiyle, yazı yazmayla çözülemeyince, herkes belediye başkanlarıyla, bakanlarla görüşerek kendi sorununu çözmek istiyor. Eskiden milletvekillerine gidilirdi, artık milletvekillerine de gidilmiyor.
Sorunlar kolay çözülemediğinde herkes öne geçip kendi işini görme peşine düşmektedir. Böyle olunca sistem büsbütün kilitlenmektedir. Bu konu Cumhurbaşkanlığı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi düzeyinde ele alınmalıdır. Sistemi daha esnek, kurallı, vatandaş odaklı, şeffaf, hesap veren bir sistem haline getirmezsek kilitlenmeyi önleyemeyiz.
Değerli arkadaşlar,
Antalya 4.0 projemizin raporunun basımını tamamladık ve geçen hafta basın lansmanını yaptık. Kent 4.0 kavramını Türkiye’de ilk biz kullandık, 2 yıl önce dünyada kullanan da azdı. Bu rapor hem yerel yönetimler hem sektörler için oldukça yararlı bir belgedir. Kent 4.0, Tarım 4.0, Ticaret 4.0, Turizm 4.0, Sanayi 4.0 konularını herkes iyi anlamalıdır.
Bildiğiniz gibi batı ülkeleriyle bizim aramızdaki fark sanayi devrimiyle açıldı. Onlar bize önce sanayi devrimiyle, sonra eğitim ve teknolojiyle fark attılar. Halen bu farkı kapatamadık. Teknoloji treni hızlanıyor, bu treni de kaçırırsak tarih bizi affetmez.
Antalya 4.0 vizyonunu geliştirmemiz ve Cumhuriyetimizin 100. Yılına bu hedefle hazırlanmamız gerekiyor.
İşte bu düşüncelerle Antalya 4.0 ve dijitalleşme alanında Oda olarak yapabileceklerimizi ele aldık. Birkaç konuya öncelik vermeyi düşünüyoruz.
ATSO Akademi |
-Veri analitiği eğitim programı |
Turizm 4.0 |
-Antalya Dijital Hafızası |
-Alternatif Turizm Dijital Veri Tabanı |
Ticaret 4.0 |
-Üyelere dijital dönüşüm danışmanlık hizmeti |
-E-ticaret ve E-İhracat Danışmanlığı |
-E-ticaret ücretsiz pazar yeri |
-Dijital işletme ödülü |
Sanayi 4.0 |
-Açık İnovasyon Ağı |
-Korkuteli OSB 4.0, (dijital altyapı, akıllı lojistik) |
Tarım 4.0 |
-ATSO-Growtech İnovasyon Ödülü |
-Akıllı tarım projesi |